Üroloji alanında uzman Dr. Mehmet Fatih Akbulut, prostat hastalıkları, böbrek taşı tedavisi, erkek sağlığı ve ürolojik cerrahilerde modern ve etkili çözümler sunuyor..
Medipol Üniversitesi Bahçelievler Hastanesi’nde Üroloji Uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Mehmet Fatih Akbulut, üroloji alanında uzmanlaşmış bir hekimdir. 1997 yılında Konya Meram Fen Lisesi’ni, 2004 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’ni başarıyla tamamlamış; 2010 yılında İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda ihtisasını bitirmiştir. 2008 yılında laparoskopik, robotik ve endoürolojik cerrahi eğitimi almak üzere Amerika Birleşik Devletleri Michigan Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda bulunmuş; 2017 yılında Doçentlik, 2022 yılında ise Profesörlük unvanını almıştır.
Prof. Dr. Mehmet Fatih Akbulut, özellikle üriner sistem kanserlerinin (mesane, prostat, böbrek, böbrek üstü bezi ve testis kanserleri) cerrahi tedavisi ve takibinde uzmanlaşmıştır. Laparoskopik ve robotik cerrahi alanındaki tecrübesiyle öne çıkan doktor, ayrıca erkek cinsel sağlığı (penil protez cerrahisi, Peyronie hastalığı cerrahisi, mikroskopik varikoselektomi) ve kapalı böbrek taşı ameliyatları (perkütan nefrolitotomi, flexible üreterorenoskopi) konusunda da önemli bir deneyime sahiptir.
Mesleki kariyerinde çeşitli kamu hastanelerinde görev alan Prof. Dr. Akbulut, Silivri Devlet Hastanesi’nde mecburi hizmetini tamamlamış; Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Başasistan olarak çalışmıştır. Bugün Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda akademik çalışmalarını sürdürmekte ve hastalarına hizmet vermektedir.
Uzmanı olduğum konu hakkında merak ettikleriniz dahilinde bilgilendirmeler için videolarımı izleyebilirsiniz.
Sertleşme sorunu, cinsel ilişki için gerekli olan penisin yeterli sertliği sağlayamaması veya bu sertliği sürdürememesi durumudur. Tedavi seçenekleri arasında ağızdan alınan ilaçlar, hormon tedavileri, enjeksiyon tedavileri, vakum cihazları, şok dalga tedavisi (ESWT) ve penil protez (mutluluk çubuğu) gibi cerrahi yöntemler bulunmaktadır. Tedavi planı, sorunun altında yatan nedene göre belirlenir.
Erken boşalma, cinsel ilişki sırasında istenenden daha kısa sürede veya kontrolsüz şekilde boşalma durumudur. Nedenleri arasında psikolojik faktörler (stres, anksiyete), biyolojik faktörler (hormonal dengesizlikler, prostat iltihabı) ve genetik yatkınlık bulunmaktadır. Tedavi yöntemleri arasında ilaç tedavisi (örneğin, dapoksetin), Kegel egzersizleri, cinsel terapi ve lokal anestezik kremler veya spreyler yer almaktadır.
HoLEP işleminin süresi, prostatın boyutu ve görünümü genel sağlık hizmetine bağlı olarak değişiklik gösterir. Yıllık işlem, 30 dakika ile 3 saat arasında sürmektedir. Özellikle 200 gramın üzerindeki büyük prostatlarda, ameliyat süresi 2,5 ila 3 saate kadar uzayabilir.
HoLEP ameliyatı sonrası iyileşme süreci genellikle hızlı ve konforludur. Hastalar, ameliyatın ardından 1-2 gün içinde taburcu edilir ve yaklaşık bir hafta içinde normal günlük aktivitelerine dönebilirler. Ancak, ağır fiziksel aktiviteler ve egzersizler için 2-4 hafta beklemek önerilir. Ameliyat sonrası dönemde bol sıvı tüketimi, doktorun verdiği ilaçların düzenli kullanımı ve önerilen kontrollerin aksatılmaması iyileşme sürecini destekler. Herhangi bir komplikasyon belirtisi fark edildiğinde, derhal sağlık profesyoneline başvurulması önemlidir.
HoLEP ameliyatı sonrası idrar kaçırma genellikle nadirdir ve çoğu zaman geçicidir. Ameliyat sonrası bazı hastalarda geçici idrar kaçırma görülebilir, ancak bu durum genellikle kısa sürede düzelir. Kalıcı idrar kaçırma riski oldukça düşüktür ve hastaların çoğu normal idrar kontrolüne hızla kavuşur.
REZUM, iyi huylu prostat büyümesinin (BPH) tedavisinde uygulanan, minimal invazif yani kesi yapılmadan gerçekleştirilen modern bir yöntemdir. Sisteme özel bir cihazla prostat dokusuna kontrollü sıcak su buharı (rezonansla üretilmiş su buharı) veriyoruz. Bu sayede fazla dokular zamanla küçülüyor ve idrar akışı rahatlıyor. Genellikle 40 yaş üzeri, ilaçlardan yeterince fayda görmeyen veya ilaç kullanmak istemeyen hastalara öneriyoruz.
İşlem yaklaşık 10-15 dakika sürüyor ve genellikle lokal anestezi ya da hafif sedasyon altında yapılıyor. Sistoskopla üretradan girip prostat dokusuna ulaşarak belirli noktalara buhar enjekte ediyoruz. Hasta işlem sırasında ağrı hissetmez. Aynı gün ya da ertesi gün taburcu edilebilir. Sonrasında birkaç gün boyunca geçici bir idrar sondası takılır.
Her hasta için uygun olmayabilir. Prostat boyutu çok büyükse veya mesanede başka problemler varsa, başka tedavi seçeneklerini düşünmek gerekebilir. Ancak çoğu orta düzeyde prostat büyümesi olan hasta için REZUM oldukça uygundur. Muayene ve bazı görüntüleme testleriyle hastaya özel karar veriyoruz.
REZUM, Amerika ve Avrupa’da onaylı ve uzun süredir kullanılan bir yöntem. Türkiye’de de son yıllarda bilinirliği arttı. Özellikle hastalar artık daha konforlu, cerrahisiz çözümleri araştırıyor. Biz de kliniğimizde uygun hastalara bu tedaviyi başarıyla uyguluyoruz.
Hayır, anestezi altında yapılan Perineal MR Füzyon Biyopsi sırasında hasta ağrı hissetmez. Bu işlem genellikle sedasyon (hafif uyku hali) veya kısa süreli genel anestezi altında gerçekleştirilir. Böylece hem hasta konforu sağlanır hem de işlem sırasında hareket etmeden biyopsinin güvenli şekilde alınması mümkün olur.
İşlem sonrası hafif bir rahatsızlık veya otururken kısa süreli hassasiyet hissedilebilir, ancak bu durum genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Ağrı şikâyetleri çok nadirdir ve gerekirse basit ağrı kesicilerle kolayca kontrol altına alınabilir.
Amacımız, hem doğru tanıyı koymak hem de hastalarımızın konforunu en üst düzeyde tutmaktır.
Perineal MR Füzyon Biyopsi sonrasında hafif düzeyde kanama görülebilir, bu beklenen ve genellikle geçici bir durumdur. Özellikle idrarda hafif pembelik, menide kan (hematospermi) veya biyopsi giriş yerinde çok az miktarda kan sızıntısı olabilir. Bunlar birkaç gün içinde kendiliğinden geçer.
Ciddi kanamalar son derece nadirdir. İşlem perineal (makat ile testisler arası bölge) yoldan yapıldığı için enfeksiyon ve kanama riski, klasik transrektal biyopsiye göre daha düşüktür.
Hastalarımıza işlem sonrası dönemde ağır egzersizlerden kaçınmalarını ve hekim önerilerini dikkatle takip etmelerini öneriyoruz. Şüpheli bir durum olduğunda ise mutlaka bizimle iletişime geçmeleri önemlidir.
HoLEP (Lazerle Prostat Enükleasyonu) ameliyatı sonrasında geçici idrar kaçırma bazı hastalarda görülebilir. Bu durum genellikle ameliyattan sonraki ilk birkaç hafta içinde ortaya çıkar ve çoğunlukla kısa sürede düzelir.
Bu geçici durumun nedeni, prostatın çıkarılmasının ardından mesane kaslarının yeni duruma alışma sürecidir. Ayrıca idrar tutmayı sağlayan kaslar (sfinkter) ameliyat sırasında geçici olarak etkilenebilir.
Çoğu hastada bu durum birkaç hafta içinde tamamen düzelir. Nadiren uzun süreli kaçırma görülebilir, ancak bu durumda da pelvik taban egzersizleri (Kegel egzersizleri) ve uygun tedavilerle kontrol altına alınabilir.
Ameliyat öncesi hastanın mevcut mesane sağlığı ve sfinkter fonksiyonu da bu durumu etkileyebilir. Bu nedenle her hasta bireysel olarak değerlendirilir ve tedavi süreci buna göre planlanır.
Hayır, her prostat büyümesi olan hastaya HoLEP (Lazerle Prostat Enükleasyonu) uygulanması gerekmez. Prostat büyümesi (BPH) her erkekte yaşla birlikte doğal olarak görülebilir, ancak her zaman tedavi gerektirmez.
Öncelikle hastanın şikâyetleri, yaşam kalitesine etkisi, idrar akım testi sonuçları, mesane durumu ve diğer tıbbi özellikleri değerlendirilir. Hafif ve kontrol altında olan şikâyetlerde ilaç tedavisi genellikle ilk seçenektir.
HoLEP ameliyatı, özellikle;
İlaç tedavisine yanıt vermeyen,
İleri derecede prostat büyümesi olan,
Sık idrar yapma, zorlanma, tam boşaltamama gibi ciddi şikâyetleri olan,
Sonda bağımlılığı gelişmiş,
Mesane taşı veya tekrar eden idrar yolu enfeksiyonları yaşayan
hastalar için tercih edilir.
Her hasta özeldir ve tedavi, bireysel değerlendirme ile şekillendirilir. Gereksiz müdahalelerden kaçınmak ve en doğru tedaviyi uygulamak temel prensibimizdir.
Evet, HoLEP (Lazerle Prostat Enükleasyonu) ameliyatı her boyuttaki prostat büyümesi için güvenle uygulanabilir. Bu, HoLEP yönteminin en önemli avantajlarından biridir.
Küçük hacimli prostatlardan çok büyük hacimli prostatlara kadar geniş bir yelpazede etkili bir tedavi sunar. Özellikle 80 gramın üzerindeki büyük prostatlarda, klasik yöntemlere göre daha başarılı ve konforlu sonuçlar verir. Aynı zamanda daha az kanama riski, daha kısa hastanede kalış süresi ve sonda kullanım süresinin kısa olması gibi avantajları da vardır.
Ancak tedavi kararı sadece prostat boyutuna göre değil, hastanın şikâyetleri, yaşam kalitesi, idrar fonksiyonları ve genel sağlık durumu göz önüne alınarak verilir.
Sonuç olarak, HoLEP her boyuttaki prostat için uygun bir cerrahi seçenektir ve kişiye özel değerlendirme ile en doğru karar verilir.
Rezum ve lazer (HoLEP) tedavileri, iyi huylu prostat büyümesinde (BPH) kullanılan modern ve etkili yöntemlerdir. Ancak her iki yöntem farklı prensiplerle çalışır ve farklı hasta grupları için uygundur.
Rezum (Su Buharı Tedavisi):
Prostat dokusuna kontrollü su buharı verilerek doku içten tahrip edilir.
Genellikle hafif-orta derecede prostat büyümesi olan hastalarda tercih edilir.
İşlem kısa sürer, lokal anestezi ile yapılabilir.
İyileşme süreci yavaştır; etkisi birkaç hafta içinde görülmeye başlar.
Cinsel fonksiyonları koruma açısından avantajlıdır.
Genellikle günübirlik işlemdir.
HoLEP (Lazerle Prostat Enükleasyonu):
Büyümüş prostat dokusu lazer enerjisi ile tamamen çıkarılır.
Orta ve büyük boyuttaki prostatlarda çok etkilidir.
Etkisi hemen hissedilir; idrar akımı hızlıca düzelir.
Spinal veya genel anestezi altında yapılır.
Uzun vadeli ve kalıcı bir çözümdür.
Tekrarlama riski düşüktür.
Kısaca Özetlersek:
Rezum, minimal invaziv, daha küçük prostatlar için uygun ve hızlı iyileşme isteyen hastalar içindir.
HoLEP, daha büyük prostatlar için kalıcı ve etkili bir cerrahi çözümdür.
Tedavi seçimi hastanın prostat boyutu, şikâyet düzeyi, genel sağlık durumu ve beklentilerine göre belirlenir.
Radyoterapi (ışın tedavisi), prostat kanseri tedavisinde cerrahiye alternatif veya tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılabilir. Uygulama zamanı, hastalığın evresine, risk grubuna ve hastanın genel durumuna göre belirlenir.
1. Cerrahiye alternatif olarak:
Radyoterapi, ameliyat olmak istemeyen veya sağlık durumu ameliyata uygun olmayan hastalarda primer (birincil) tedavi olarak uygulanabilir.
Genellikle orta ve bazı yüksek riskli hastalarda tercih edilir.
Tedavi süresi birkaç hafta süren seanslarla gerçekleşir.
2. Cerrahi sonrası ek tedavi olarak:
Radikal prostatektomi sonrası PSA düşmezse veya zamanla tekrar yükselirse (biyokimyasal nüks), tamamlayıcı radyoterapi gerekebilir.
Bu durumda amaç, kalan kanserli hücreleri ortadan kaldırmaktır.
3. İlerlemiş (metastatik) hastalıkta:
Kemik metastazı gibi yayılmış durumlarda, ağrı kontrolü ve yaşam kalitesini artırmak için palyatif amaçlı radyoterapi uygulanabilir.
Radyoterapi kararı, genellikle multidisipliner bir ekip (ürolog, onkolog, radyasyon onkoloğu) tarafından, hastanın bireysel özellikleri ve tümörün risk durumu göz önünde bulundurularak verilir.
Evet, böbrek kanseri yayılma (metastaz) riski taşıyabilen bir hastalıktır. Ancak bu risk, tümörün tipi, boyutu, evresi ve tanı anındaki duruma göre değişir.
Erken evrede (tümör sadece böbrekle sınırlıysa) yakalanan vakalarda yayılma riski düşüktür ve tedaviyle tam iyileşme şansı yüksektir.
Gelişmiş (ileri) evrelerde, kanser böbrek çevresindeki dokulara, lenf bezlerine, akciğer, karaciğer, kemik veya nadiren beyin gibi organlara yayılabilir.
Hangi durumlarda yayılma riski artar?
Tümör çapı büyüdükçe
Tümör, böbrek dışına çıkmışsa
Tümör agresif (hızlı büyüyen) alt tipteyse
Hastalık geç tanı aldıysa
Düzenli takip ve erken tanı, yayılma riskini azaltmak için çok önemlidir. İleri evrede bile modern tedavi seçenekleri (cerrahi, akıllı ilaçlar, immünoterapi) sayesinde yaşam süresi ve kalitesi anlamlı ölçüde artırılabilmektedir.
Böbrek ameliyatı sonrası yaşanan ağrı, yapılan cerrahi yönteme (açık, laparoskopik ya da robotik) bağlı olarak değişir. Günümüzde sıklıkla tercih edilen kapalı (laparoskopik veya robotik) yöntemlerde ağrı genellikle hafif-orta şiddette olur ve birkaç gün içinde hızla azalır.
Açık ameliyatlarda, kesi daha büyük olduğu için ilk günlerde ağrı daha belirgin olabilir, ancak uygun ağrı kesici tedavilerle kontrol altına alınır.
Kapalı ameliyatlarda, genellikle ilk 24-72 saat içinde ağrı belirgin şekilde hafifler; çoğu hasta 1 hafta içinde günlük yaşantısına dönebilir.
Hafif bel ağrısı, gaz sancısı ya da kas ağrısı gibi şikâyetler geçici olup kısa sürede düzelir.
Amacımız hastanın ameliyat sonrası konforunu en üst düzeyde tutmak ve süreci olabildiğince ağrısız geçirmesini sağlamaktır.
Mesanenizin sağlıklı kalması için günlük yaşamda bazı basit ama etkili alışkanlıklar önemlidir:
Yeterli ve düzenli su tüketimi: Günde ortalama 1.5-2 litre su içmek, idrar yollarını temizler ve enfeksiyon riskini azaltır.
Tuvalet ihtiyacını ertelemeyin: İdrarınızı tutmak mesanede baskıya ve enfeksiyon riskine yol açabilir.
Hijyen kurallarına dikkat edin: Özellikle kadınlarda idrar yolu enfeksiyonlarını önlemek için genital bölge temizliğine özen gösterilmelidir.
Kafein ve gazlı içecek tüketimini sınırlayın: Bu tür içecekler mesaneyi tahriş edebilir.
Sigara kullanmayın: Sigara mesane kanseri riskini artırır ve mesane sağlığını olumsuz etkiler.
Düzenli egzersiz yapın: Pelvik taban kaslarını güçlendirmek idrar kontrolüne yardımcı olur.
Mesane sağlığınızı korumak, yaşam kalitenizi artırır ve idrar yolu sorunlarını önler. Herhangi bir şikayet durumunda üroloji uzmanına danışmayı unutmayın.
Mesane kanseri ameliyatı, kanserin evresine, yaygınlığına ve tümörün özelliklerine bağlı olarak gereklidir. Genel olarak:
Tümör mesanenin iç tabakasına sınırlıysa (non-invaziv tümörler), transüretral rezeksiyon (TUR-B) ile çıkarılır.
Tümör kas tabakasına yakınsa veya tekrarlayan yüksek riskli tümörler varsa, daha geniş cerrahi müdahale gerekebilir.
İleri evre veya kas içine derin yayılım varsa, radikal sistektomi (mesanenin tamamen çıkarılması) gerekebilir.
Kanserin tekrar etmesi veya ilaçlı tedaviye yanıt vermemesi durumunda da ameliyat planlanabilir.
Ameliyat kararı, hastanın genel durumu, kanser tipi, yayılım durumu ve diğer tedavi seçenekleri göz önünde bulundurularak ürolojik onkolojide deneyimli bir ürolog tarafından belirlenir.
Böbrek taşı belirtileri arasında şiddetli yan veya sırt ağrısı, idrarda kan görülmesi, bulantı, kusma ve sık idrara çıkma isteği sayılabilir. Tedavi yöntemleri taşın boyutu ve konumuna göre değişir; küçük taşlar bol su içilerek ve ağrı kesicilerle kendiliğinden düşebilirken, daha büyük taşlar için şok dalga tedavisi (ESWL), üreteroskopi veya perkütan nefrolitotomi (PNL) gibi cerrahi yöntemler uygulanabilir.
Robotik prostat cerrahisi, prostat kanseri tedavisinde kullanılan minimal invaziv bir yöntemdir. Geleneksel açık cerrahiye kıyasla daha az kan kaybı, daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme gibi birçok avantaja sahiptir. Ayrıca daha küçük yara izleri, daha az komplikasyon riski ve daha iyi görüntü sayesinde cerrah, ameliyatı daha hassas bir şekilde gerçekleştirebilir.
En büyük avantajı, cerrahi kesiye gerek olmadan yapılması. Ayrıca genel anesteziye ihtiyaç duyulmaz, iyileşme süreci çok hızlıdır. Hastalar işlerine ve günlük yaşamlarına kısa sürede dönebilir. Önemli bir başka artısı da, diğer prostat ameliyatlarının cinsel fonksiyonlardan boşalma üzerine olan olumsuz etkisinin REZUM’da çok düşük olmasıdır. Bu, birçok erkek hasta için çok kıymetli bir avantajdır.
Prostat büyümesi (Benign Prostat Hiperplazisi – BPH), yaşla birlikte erkeklerde sık görülen iyi huylu bir durumdur. Her hastada aynı şekilde ilerlemez ve tedavi, şikâyetlerin şiddetine ve hastanın yaşam kalitesine göre belirlenir.
1. Takip ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri:
Şikâyetler hafifse, düzenli takip yeterli olabilir.
Sıvı alımını düzenlemek, mesaneyi tam boşaltmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri önerilir.
2. İlaç Tedavisi:
Mesane çıkışını rahatlatan ve prostatı küçülten ilaçlar kullanılır.
İlaçlar çoğu hastada şikâyetleri hafifletir, ancak bazı durumlarda yetersiz kalabilir.
3. Girişimsel ve Cerrahi Tedaviler:
İlaçların yetersiz kaldığı ya da şikâyetlerin ilerlediği durumlarda aşağıdaki yöntemler uygulanabilir:
Rezum: Su buharı ile prostat dokusunun küçültülmesi (hafif-orta büyüklükte prostatlarda).
HoLEP: Lazer ile büyümüş prostat dokusunun tamamen çıkarılması (orta-büyük prostatlarda).
TURP: Klasik kapalı ameliyat yöntemidir, bazı durumlarda hâlâ tercih edilebilir.
Açık Prostatektomi: Çok büyük prostatlarda nadiren tercih edilen yöntemdir.
Tedavi Seçimi Neye Göre Belirlenir?
Prostatın boyutu
Hastanın şikâyet düzeyi
Yaşı, genel sağlık durumu
Cinsel yaşam beklentileri
Önceden geçirilmiş işlemler
Her hasta farklıdır; bu nedenle tedavi süreci kişiye özel planlanır.
Prostat büyümesi doğrudan cinsel isteği (libido) azaltmaz veya sertleşme sorununa neden olmaz. Ancak bazı dolaylı etkileri olabilir.
Prostat büyümesi nedeniyle yaşanan sık idrara çıkma, gece uyanmaları ve mesanenin tam boşalmaması, kişinin genel yaşam kalitesini ve dolayısıyla cinsel yaşamını olumsuz etkileyebilir.
Bazı prostat ilaçları, özellikle alfa blokerler ve 5-alfa redüktaz inhibitörleri, nadiren sertleşme sorunları veya meni miktarında azalma gibi yan etkilere neden olabilir. Bu etkiler genellikle ilacı bıraktıktan sonra düzelir.
HoLEP gibi cerrahi tedavilerde, meni geriye kaçabilir (retrograd ejakülasyon). Bu durum orgazmı engellemez, ancak meninin dışarı çıkmaması bazı hastalar için alışılması gereken bir durumdur. Sertleşme üzerinde doğrudan olumsuz etkisi genellikle yoktur.
Özetle:
Prostat büyümesinin cinsel fonksiyonlar üzerindeki etkisi kişiden kişiye değişir ve çoğu zaman geçicidir ya da yönetilebilir. Gerekli durumlarda tedavi şekli bu hassasiyetler göz önünde bulundurularak planlanır.
Prostat kanseri tedavisinde robotik cerrahi, özellikle radikal prostatektomi (prostatın tamamen çıkarılması) işlemlerinde son yıllarda en çok tercih edilen yöntemlerden biridir.
Robotik cerrahi, 3 boyutlu ve yüksek çözünürlüklü görüntüleme ile çalışır; cerraha büyük bir hassasiyet ve hareket kontrolü sağlar.
Bu sayede tümörün çevresindeki sinir ve dokular korunarak, hem kanser kontrolü sağlanır hem de idrar tutma ve cinsel fonksiyonların korunma şansı artırılır.
Robotik cerrahinin avantajları:
Daha küçük kesiler ve daha az kanama
Daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme
Daha kısa hastanede kalış süresi
Daha hızlı sondadan kurtulma
Estetik olarak daha az iz
Gelişmiş sinir koruyucu tekniklerle, cinsel fonksiyonun daha iyi korunması
Unutulmamalıdır:
Robotik cerrahi, deneyimli cerrahlar tarafından yapıldığında en iyi sonuçları verir. Bu nedenle hem teknolojinin gücü hem de cerrahın tecrübesi tedavi başarısında çok önemlidir.
Erken evre prostat kanseri, genellikle yavaş seyirli ve uzun dönem yaşam beklentisi yüksek bir hastalıktır. Bu evrede kanser, yalnızca prostat bezinin içinde sınırlıdır ve başka dokulara yayılım göstermemiştir.
Birçok erkekte hiç belirti vermeyebilir ve genellikle PSA yüksekliği nedeniyle yapılan kontrollerde tesadüfen tespit edilir.
Erken evre prostat kanseri olan hastaların çoğu yıllarca sorunsuz bir şekilde yaşamlarını sürdürebilir.
Tedavi yaklaşımları:
Aktif izlem: Düşük riskli hastalarda, hemen tedavi yerine düzenli kontrollerle kanserin ilerleyip ilerlemediği takip edilir. Gerektiğinde tedaviye başlanır.
Ameliyat (Robotik Prostatektomi) hastanın yaşı, şikayetleri, genel sağlık durumu ve kanserin biyolojik özelliklerine göre planlanabilir.
Unutulmamalıdır:
Her erken evre prostat kanseri aynı şekilde ilerlemez. Biyopsi sonuçları, PSA düzeyi, tümörün gleason skoru ve MR bulguları, tedavi kararında belirleyici faktörlerdir.
Sonuç olarak:
Erken tanı konulan prostat kanserinde başarı oranı çok yüksektir. Düzenli takip ve uygun tedavi ile uzun ve kaliteli bir yaşam mümkündür.
Mesane ameliyatı sonrası idrar kontrolü durumu, ameliyatın türüne ve hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır.
Küçük ve sınırlı tümörlerde yapılan kapalı ameliyatlarda (TUR-B gibi), idrar kontrolü korunur ve normal hayatınıza devam edebilirsiniz.
Radikal Sistektomi (mesanenin tamamen çıkarılması) yapılan hastalarda, idrarın vücuttan atılması için yeni yollar oluşturulur (üriner diversiyon). Bu durumda idrar kontrolü, oluşturulan yönteme göre değişir; bazı hastalar barsaktan yapılan idrar torbasını (yapay mesane) kullanabilir ve iyi kontrol sağlar, bazılarında ise özel torbalar ve kateter gerekebilir.
Ameliyat sonrası idrar kaçırma veya kontrol problemleri olabilir, ancak uygun rehabilitasyon ve eğitimle çoğu hasta bu durumu yönetebilir.
Mesane kanseri cerrahisindeki yoğun tecrübemiz ile ameliyat öncesi ve sonrası size en uygun yöntemler ve olası sonuçlar hakkında detaylı bilgi vermekteyiz.
Değerli Hocam Prof dr. Mehmet Fatih AKBULUT ’a Prostat rahatsızlığı ile gittim.Ameliyat olmama karar verdi HOLEP cihazı ile beni ameliyat etti. {...}
»»»»»»Prostat kanserinde gerek teşhis gerekse robotik cerrahi ile... {...}
»»»»»»